10'un Yeri Spor Bülteni: VAR, Brezilya Premier Ligi, Djokovic
Güvenmek lazım. Sistem dediğimiz şey insanlardan oluşur.
Merhaba!
Dünya futbolu, Messi’nin şampiyonluğunu, Pele’nin vefatını ve Ronaldo’nun Arap Yarımadası’na transferini konuşadursun, biz hala daha adil bir futbol ortamı olabilmesi için teknoloji desteğiyle yaratılmış VAR sisteminin nasıl ‘taraflı kullanıldığı’ üzerinde kafa yormaya devam ediyoruz.
Hiçbir kulüp veya hakem kararı üzerinde yorum yapma niyetim yok. Tek hedefim, bir adım geriye atıp, derin bir nefes alıp gerçekten ne yapmaya çalıştığımızı daha geniş bir çerçeveden görmeye çalışmak.
VAR uygulaması, dünya futboluna girdiğinden beri tartışılıyor ve tartışılmaya devam edilecek. Her teknoloji desteğinde olduğu gibi ortaya çıkma sebebiyle kullanım şekli arasında ciddi farklılıklar mevcut. Nihayetinde, insan hataları üzerine kurulu bir oyundaki bu hataları daha verimli bir şekilde tespit edebilmek için yaratılmış bir yapıdan bahsediyoruz. Ancak, ne kadar üst düzey teknoloji kullanırsak kullanalım, tam-otomasyona geçilmesi mümkün olmayan bir insan faktörü her zaman olacak.
Son dönemde alevlenen VAR tartışmasında tam da bu noktayı atlıyoruz. Eğer hakem olmadan bu oyun oynanamıyorsa, ki tahmin edebileceğiniz gibi bu mümkün değil, oyunun sağlıklı ve adil bir şekilde ilerleyebilmesi için her şeyden önce oyunun özünü oluşturan insanlara güvenmemiz gerekiyor. Sonuçta, futbolcunun pas vermek yerine şut çekmesi de bir karar, yöneticinin iki futbolcu arasında kalıp birini transfer etmesi de, hakemin kıran kırana giden bir maçta saniyeler içinde gerçekleşen bir olayı yorumlayıp karar vermesi de. Taraftarların o maçta çok iyi oynayan ama bariz golü kaçıran forvetlerine küfür etmesi ya da sinirine yenik düşmeyip onu yüreklendirmesi de bir karar.
Fark ettiyseniz, hepsi insan kararları ve hepsi yüksek düzeyde baskı ortamı altında gerçekleşiyor. İşte bu duygu selinin bütününe futbol diyoruz. Bize, hayat rutinimizden çıkıp farklılaşmamızı sağlayan ve belki de kendi hayatımızda elde edemeyedeğimiz bazı başarı(sızlık)ları yaşatan bir duygu seli. İyisiyle de, kötüsüyle de.
Ama… Futbolu oynayanların da, yönetenlerin de, izleyenlerin de insan olduğunu unutuyoruz. Tüm yapılan hataları kabul edelim ve futbolu yalnızca bir oyun olarak görelim naifliğinde değilim. Tabii ki verilen her karar bir sorumluluk anlamına geliyor ve ortada bir hata varsa bunun karşılığında bir reaksiyon, yani bir ceza da olacaktır. Ancak, her adalet sürecinin esası güvene dayanır. Eğer bizler, o çok sevdiğimiz futbol dünyasına güvenmezsek, belli bir zaman sonra yükselen hislerimiz önce kızgınlığa, sonra da nefrete dönüşecektir. Belki de dönüştü bile…
Her fırsatta kendini yere atan ve kendine avantaj sağlamak için hakemi kandırmaya çalışan futbolcular, yalan söyleyip sistemi manipüle eden ve hatta kulübün için boşaltan yöneticiler ve adil rekabeti bir kenara bırakıp yalnızca kendi takımlarının kazanmasını ver rakiplerinin yok oluşunu görmek isteyen taraftarların bulunduğu bir ortamda, kimsenin sistemin adilliğini eleştirme hakkı da olmamalı. Adalet duygusunu önce kendimizde aramamız gerekiyor. Zaten bunu herkes yapsa, dışarıdan bir güç ile sağlamaya da gerek kalmayacaktır.
Adil bir dünyada yaşamıyoruz. Bunu kabul edelim. Ama bu adilliği kendi ‘taraf’ımız dışında herkesi suçlayarak da elde edemeyeceğimizi görmemiz gerekiyor.
Yumurta-tavuk dünyasındayız ve ilk taşı kimin attığının artık bir önemi kalmadı. Eğer bir şeyleri değiştirmek istiyorsak, bağırma çağırma devrini kapatıp, dayanışma devrine geçmemiz gerekiyor.
Sizce de artık kendi çamurumuzda kim daha fazla kirli diye tartışmak yerine çamuru temizlemeye çalışmanın vakti gelmedi mi?
Bunları Bilelim
Brezilya ‘Premier’ Ligi
Dünyanın en başarılı futbol ülkelerinden biri olan Brezilya, artık yalnızca milli takımıyla anılan ve futbolcuları keşfedip genç yaşta Avrupa’ya ithal eden bir ülke pozisyonundan çıkıp, kulüp düzeyinde de üst düzey bir lig yapılanmasına sahip olmayı hedefliyor.
World Soccer Talk sitesinin haberine göre, Orta Doğu ve ABD merkezli yatırımcıların hazırda beklediği ve İngiltere Premier Lig modeline benzer bir yarı-bağımsız futbol ligi kurulacağı iddia ediliyor.
Brezilya Futbol Federasyonu’na bağlı en üst düzey lig olan Brasileirao Serie A, Güney Amerika kıtasının en iyisi olarak görülse de, Avrupa ligleriyle kıyaslandığında ekonomik değer anlamında çok geride kalıyor.
Brand Finance Football 50 2022 raporuna göre, futbol ligleri üzerinden marka değeri karşılaştırılması yapıldığında lider ülke 8.6 milyar avro ile İngiltere olurken, listeye 10. sıradan giren Brezilya’nın değeri ise 100 milyon avro civarında.
Avrupa Süper Ligi projesinin külleri henüz soğumamışken Brezilya’nın böyle bir iddia ile ortaya çıkması hayli riskli görünüyor. Tabii Brezilya’nın bu ligi nasıl kurgulayacağı da önemli. İngiltere Premier Lig gibi federasyon ile karşılıklı anlayış çerçevesinde ve disiplin yetkilerini federatif tarafta bırakıp, ticari ve sportif gücü ayrı bir yapılanmada merkezileştirerek futbol piramidinden çıkmazlarsa, bu adım Brezilya futbolunun elini hayli güçlendirecektir. Ama Avrupa Süper Ligi örneğindeki gibi hayli agresif ve sistemden koparak yenir bir yapılanmaya gidilme niyeti varsa o zaman işler hayli karışacaktır.
Her halükarda, yarı veya tam bağımsız şekilde kurulacak bir lig, en iyi futbolcuların Avrupa’ya gitmesini engellemeyecektir. Ancak bu futbolcuların sayısının artması ve çok genç yaşta bir kurtuluş olarak gördükleri Avrupa’ya ‘kaçmak’ yerine, kendi ülkelerinde de ciddi paralar kazanma ve şöhret edinme imkanı yaratarak bu geçişi belki biraz erteleyebilir. Bu da haliyle potansiyelli oyuncuların çok düşük rakamlar yerine daha yüksek transfer bedelleri ödenerek Brezilya’dan dışarı çıkmasını sağlayarak ülkenin futbol ekonomisine katkı sağlayabilir.
Henüz çok fazla detay bilinmese de, ilerleyen süreçte Avrupa’nın futbol devleri Brezilyalı genç ve potansiyelli futbolcularını eskisi kadar rahat kadrolarına katamayacak gibi görünüyor.
Djokovic’in 2023 Takvimi
Yeni yıla girmemizle birlikte 2023 tenis sezonu da resmi olarak başladı. Tabii ki hemen gözler yılın ilk grand slam turnuvası olan Avustralya Açık’a çevrildi. 2022 Ocak ayında Djokovic’in aşı olmama kararı sebebiyle turnuvaya (hatta ülkeye) alınmaması, tenis dünyasının en çok tartışılan konularından biri olmuştu. Bu seneki aşılanma kuralları ve 2025’e kadar ülkeye girişi yasaklanan Djokovic’in aleyhine verilen bu kararın affa uğraması sayesinde, Avustralyalı tenisseverler onu canlı olarak izleme şansı elde edecekler.
Tabii, Sırp tenisçi için turnuvalara katılım anlamında her şey tamamen yoluna girmiş değil. Avustralya hükümeti kurallarını esnetmiş olabilir ama Djokovic’in ABD’de düzenlenen turnuvalara katılımı konusunda hala ciddi soru işaretleri bulunuyor.
Geçtiğimiz günlerde yapılan güncelleme sonrasın ABD genelinde yabancı kişilerin ülkeye girişi için aşılanmış olma zorunluluğu kuralının 10 Nisan 2023’e kadar uzatıldığı açıklandı. Dolayısıyla, Djokovic’in Mart ayındaki Indian Wells ve Mart sonunda başlayacak olan Miami Açık turnuvalarına katılamayacağı kesin gibi. 2023 ABD Açık ise her sene olduğu gibi Ağustos ayı sonunda başlayacağı için bu turnuvaya katılımı hakkında şimdiden kesin bir şey söylemek pek mümkün değil.
Djokovic, kendi katılım durumu bir yana, siyasi sebeplerle birçok turnuvaya katılması yasak olan Rus ve Belaruslu tenisçilerin de bu yasaklarının kalkması yönünde açıklamalar yapıyor.
Geçtiğimiz seneki yasaklamalar öncesinde ATP sıralamasında bir numarada bulunan Daniil Medvedev ise bu çağrının merkezinde bulunuyor. Özellikle Wimbledon yönetiminin 2022 turnuvası öncesi Rus ve Belaruslu sporculara karşı uyguladığı ‘toplu yasaklama’ yaklaşımının bu sene de devam edip etmeyeceği büyük merak konusu.
Oynatalım
Netflix’in hayli başarılı yapımı F1: Drive to Survive ’ın yapımcılarının üstlendiği bir başka spor belgesel serisi olan Break Point, 13 Ocak’ta ilk bölümüyle yayına girecek.
WTA ve ATP’nin üst düzey oyuncularının dünyanın dört bir yanında katıldıkları turnuvalarda takip edildiği bu seriden harika hikayeler ve görseller çıkacağını tahmin ediyorum.
Bir tenissever olarak merakla bekliyorum.
Grafik-Info
Süper Lig’de Seyirci Sayıları
Anadolu Ajansı’nın 2022 yılı dahilinde Süper Lig’de oynanan maçları ele alarak düzenlediği tabloya göre, en çok seyirci çeken maç 49.602 biletli seyirci ile 5 Kasım’da oynanan Galatasaray-Beşiktaş derbisi oldu. Geride kalan yılda tribünlerde maç izleyen toplam seyirci sayısı ise 4.9 milyon olarak tespit edildi.
En Değerli Futbolcular Listesi
İsviçre merkezli Futbol Gözlemevi’nin (CIES Football Observatory) yayınladığı son haftalık rapora göre, İngiliz futbolcu Jude Bellingham 208.2 milyon avro ile dünyanın en değerli futbolcusu oldu. Onu bir başka İngiliz Phil Foden (200.5m) takip ederken, büyük ihtimalle Katar’da mutlu sona ulaşsaydı bu listede açık ara lider olarak göreceğimiz Fransız Kylian Mbappe (190.7m) üçüncü sırada yer aldı.
Tabii ki muhtemel transfer bedeli değerlemeleri yapılırken oyuncunun sözleşmesinde kalan sürenin de göz önünde bulundurulduğunu hatırlatalım. Tahmin edebileceğiniz gibi, sözleşmesi sezon sonunda bitecek bir oyuncuya ödenecek muhtemel bedel ile aynı kalitede olan ancak kulübüyle hala üç yıllık kontratı bulunan bir futbolcuya ödenecek miktar arasında ciddi farklılıklar olacaktır.
Spor Hukuku
Spor Tahkim Mahkemesi (CAS), 2022’nin ikinci altı ayında alınmış önemli kararların özetlendiği ve spor hukuku alanındaki güncel gelişme ve değişikliklerin açıklandığı makalelerin bulunduğu CAS Bülteni’ni yayınladı.
Spor Hukuku alanında çalışan veya çalışmayı düşünen herkesin mutlaka gözden geçirmesinde fayda olduğunu düşünüyorum.